Cins Dergi 121.Sayı Ekim 2025

BURADA DOĞDU HEPSİ…

“Yola bir çıkıldı mı ömür boyunca gidilir.” demişti Attilâ İlhan.

Yola çıkıldığında, artık yolun öncesi yoktur. Her şey o adımla birlikte başlar ve herkes kendine çeki düzen verir. Hatta yola çıkmak, başkalarına da çeki düzen vermektir.

Bugün Sumud Filosu yalnızca Gazze’ye gitmiyor; bizim koltuklarımızın rahatlığına, ekranlarımızın soğuk ışığına, sosyal medyadaki sahte öfkemize de dokunuyor. Hepimize çeki düzen veriyor. Çünkü bizler, zulmü izlemeyi bir tür hobiye, bir tür tüketim nesnesine dönüştürdük. Çocukların cansız bedenleri kıyıya vurduğunda birkaç gün paylaşımlar yaptık; sonra yeni dizi bölümleri, yeni telefon modelleri, yeni tatil planları arasında boğulduk. Oysa zulüm hiçbir zaman tatil yapmıyor, bombalar ara vermiyor, açlık “pause” tuşunu bilmiyor.

Modern çağın insanı, acının tüketicisi oldu. Gözyaşını “story” yaptı, öfkesini “tweet” attı, sonra konforuna geri döndü. Kahramanlık ise sadece bir “hashtag”e sığdırıldı. İşte filo tam da bu yüzden var: Çünkü insanlığın kaybolmuş vicdanını denizin ortasına, gözümüzün içine koyuyor. “Bakın,” diyor, “daha geç kalmadınız, hâlâ taraf olabilirsiniz.”

*

“Eğer dünya üzerinde ‘iyi’ yoksa onu icat etmek gerekir.” demişti Eduardo Galeano.

Ve biz bugün, bu filonun ufkunda tam da bu icadı görüyoruz: İyiliği, direnci, sabrı. Dünya üzerinde kötülük büyüse de, İsrail bombalarıyla toprağı yutsa da, iyiler her zaman fazladır. Ve böyle kalacaktır. Filo, bu hakikati kanıtlamak için yol alıyor. Çünkü iyilik her zaman az görünür, ama asla eksilmez.

Batı’nın ikiyüzlülüğü artık sır değil. “İnsan hakları” deyip en temel hakları yok sayan, “özgürlük” deyip zindanlar kuran, “barış” deyip bombaları yağdıran bir düzeni dayatıyorlar bize. Doğu’nun ve özellikle İslâm dünyasının korkaklığı da gizlenemez. Yüz milyonların kalbinde Gazze için bir dua olsa da, liderlerin dudaklarında tek bir cümle yok. Kimi koltuğunu kaybetmekten, kimi parasını eksiltmekten, kimi uluslararası toplantılarda elini sıkacak lider bulamamaktan korkuyor. Hepsi sustuğu için, birkaç gemi bu sessizliği yırtmak üzere denize açılıyor.

“Sumud” kelimesi kök salmak, direnmek demek. Ve bugün, köksüz bir çağda, o gemiler kök oluyor. Hiçbir diplomatik hesap, hiçbir çıkar, hiçbir koltuk kavgası taşımadan sadece insanlığın onurunu taşıyorlar. Bizim korkaklığımız onların cesaretini daha parlak kılıyor. Bizim kanıksamamız onların sabrını daha görünür kılıyor. Bizim sessizliğimiz onların sesini daha gür çıkarıyor.

Gazze’ye giden rota yalnızca Akdeniz’in haritasında değil, vicdanlarımızda da çiziliyor. Çizgilerle asıl sorular beliriyor: Biz bu yolculukta gerçekten var mıyız? Yoksa ekran başında sanal kahramanlıklarla oyalanan, “#FreePalestine” etiketini paylaşıp sonra kahvesinin köpüğüne gömülen birer seyirci miyiz? Filistin tişörtüyle poz verip zulüm kapıya dayandığında sus pus olan bir kalabalık mıyız?

Cins, bu dosyada Sumud’un aynasını okurlarının yüzüne tutuyor. Ve o aynada gördüğümüz şey rahatsız edici: Çürümüş bir rahatlık, örgütlü bir bencillik, sinsice kanıksanmış bir zulüm. Ama aynı zamanda küçük bir ihtimal de var: Hâlâ umut eden, hâlâ direnen, hâlâ kök salmaya çalışan yüzler.

Çünkü her şey burada doğdu. Bütün direnişlerin, bütün sabırların, bütün iyilik ihtimallerinin kökü burada. Ve bu kök ne bombalarla sökülebilir ne açlıkla çürütülebilir. Bu kök, bize soruyor: Siz hâlâ insan mısınız?

*

Bir not: Bu sunuşu Doğu Türkistan’ı da düşünüp yeniden okuyun. Taha Kılınç ile Doğu Türkistan seyahatinin sonrasında gördüklerini konuştuk. İsrail’in yaptığı neyse Çin’in yaptığı da odur. Ve elbette, Allah bizimledir.

Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Cins Dergi 121.Sayı Ekim 2025 Cins Dergi 121.Sayı Ekim 2025 CINS102025 Cins Dergi 121.Sayı Ekim 2025

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.