DERİN TARİH 32.ÖZEL SAYI - 2025
Çin, Japonya ve Tayland’la diplomatik ve ticarî bağlantılar kurmak üzere oluşturulan Eulenburg heyetine dâhil olan Alman coğrafyacı Ferdinand Freiherr von Richthofen (1833-1905), sonraki birkaç yıl boyunca devam eden çalışmaları sırasında özellikle Çin’e yoğunlaşmıştı. 1868-1872 arasında Çin’e tam yedi uzun yolculuk yapan von Richthofen, o dönemde tamamen kapalı kutu olan bu coğrafyayı derinlemesine keşfetmiş, özellikle Çin’den doğuya uzanan ticaret rotaları hakkında çarpıcı araştırmalara imza atmıştı. Bir terim olarak “İpek Yolu” ifadesini von Richthofen’e borçluyuz.
İpek Yolu, sadece bir ticaret ve alışveriş rotası değildi hiç şüphesiz. Çin’den ta Akdeniz kıyılarına kadar -bazen birkaç kola ayrılmış biçimde- yaklaşık 6 bin 500 kilometre boyunca uzanan İpek Yolu, aynı zamanda bir kültür ve medeniyet yoluydu. Müslümanların hafızasında her birinin ayrı birer ağırlığı bulunan kadim şehirler, İpek Yolu üzerinde sıralanmıştı: Turfan, Gülce, Aksu, Hoten, Kaşgar, Hokand, Semerkand, Buhara, Belh, Merv, Nişâbûr, Bağdat, Şam, Gazze, Kahire, Halep, Antakya, İstanbul…
Dört büyük çöle ve bu çöllerin etrafına sıralanmış dört büyük havzaya da ev sahipliği yapıyordu İpek Yolu: Gobi ve Taklamakan çölleri (bugünkü Moğolistan ve Doğu Türkistan), Kızılkum ve Karakum çölleri (bugünkü Özbekistan ve Türkmenistan). Yedişehir Havzası (bugünkü Doğu Türkistan) ile Fergana, Buhara ve Harezm havzaları (üçü de bugünkü Özbekistan). İslâm tarihinin 1200’lere kadarki dönemini okuyan herkesin gözü ve gönlü, bu coğrafyanın şehirlerine odaklanacaktır. İpek Yolu’nun bir Müslüman için anlamını daha da derinleştirecek bir odaklanmadır bu.
1800’lerde Rusya ve Britanya İmparatorluğu arasında yıkıcı bir rekabete (“Büyük Oyun”) sahne olan İpek Yolu coğrafyası, bugün yine çeşitli yarış ve rekabetlerin konusudur. Tarihteki anlamıyla İpek Yolu bugün artık fiilen var olmasa da, çeşitli projeler ve planlamalarla, bölge öneminden herhangi bir şey yitirmiş değildir.
Derin Tariholarak İpek Yolu’nu müstakil bir özel sayının konusu haline getirirken, sizleri işte tüm bu ayrıntıları içinde barındıran çok boyutlu ve çarpıcı bir yolculuğa çıkarmak istedik. Dünü, bugünü ve hatta yarınıyla İpek Yolu’nu kavramak, medeniyet havzalarımızdan en önemlilerini barındıran bir coğrafyayı da derinlemesine anlamak demek zira.
Bu sayımızın hazırlanması, Prof. Dr. Kahraman Şakul Hocamızın incelikli planlaması ve olağanüstü gayretleriyle mümkün oldu. Kendisine okurlarımız adına en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Yeni özel sayılarımızda buluşmak üzere…