Türk Edebiyatı Dergi 621.Sayı Temmuz 2025
Türk Edebiyatı Dergi 621.Sayı Temmuz 2025
Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Temmuz sayımızla birlikte dört sayıya yaydığımız “Mitoloji” dosyamızı nihayet tamamlıyoruz. Türk Mitolojisine hasrettiğimiz bu dört sayımızın, önemli bir kaynak olarak kütüphanelerdeki yerini alacağını umuyoruz. Dosyamızın ilk yazısı Erhan Çapraz’a ait. Çapraz, yazısında Doğu ve Batı edebiyatlarında “mit” ve “hakikat” kavramlarını inceleyerek, özellikle Kur’an’daki “esatir” kelimesinin etimolojik ve tarihsel kökenlerine değiniyor. Anlatı geleneklerinin ve “hikâye” kavramının gelişim seyrine ışık tutarak Batı anlatı geleneğinin Doğu’dan etkilendiğine dikkat çekiyor. Hasret Zerkinli, sanayileşme çağında modern mitlerin nasıl ortaya çıktığını inceliyor; otomobil gibi sıradan nesnelerin reklam ve propaganda yoluyla mitik anlatılara dönüştüğünü belirtiyor. Bu sürecin, anlatıları basitleştirip standartlaştırarak modern mit anlayışı için yüzeysel bir zemin oluşturduğunu ifade ediyor. N. Hilal Akman, Türk romanlarında mitolojinin kullanımını ve özellikle Türk mitolojisinin tarihî romanlara nasıl yansıdığını inceliyor. Satı Kumartaşlıoğlu, Tufan mitlerinden günümüze ulaşan inanç ve uygulamaların farklı coğrafyalardaki izini sürüyor. Adil Çelik ise mitolojik bilginin aktarımına ve sürekliliğine dikkat çekiyor. Günümüz sinemasından dijital platformlara kadar pek çok alanın bu mitolojik geleneklerden beslendiğini belirtiyor. Bülent Akın, “Kırklar Meclisi” mitinin ardındaki tasavvufi ve dinî ritüel boyutlarını açıklayarak bu mitin Alevi-Bektaşi inancındaki önemine değiniyor. Lütfü Şahsuvaroğlu, geçtiğimiz ayki Attilâ İlhan dosyasından taşan ikinci yazısında İlhan’ı klasik Türk aydın tipiyle karşılaştırıyor. Turhan Yıldırım, kurmaca eser yazmanın sadece ilhamdan ibaret olmadığını, aksine matematiksel bir kurgu ve yapı içerdiğini belirtiyor. Yazarın kelime sayısı, paragraf düzeni ve kullandığı anlatım teknikleri gibi unsurların bilinçli veya bilinçsiz bir “kurmaca matematiği” oluşturduğunu örneklerle açıklıyor. Aydan Algül, insanoğlunun zaman ile ilişkisine değiniyor; geçmişin şimdiki zamanı nasıl şekillendirdiğini ve hafızanın tarihi sürekli yeniden nasıl inşa ettiğini belirtiyor. Mustafa Çiftci, askerlik yaptığı yıllarda tesadüfen bulduğu Türk Edebiyatı dergisinin onun üzerinde nasıl bir etki yarattığını anlatıyor. M. Sadi Karademir, şiirin “kusursuz olan” ile bağlantısını ve hakikat arayışındaki rolünü poetik bir zeminde tartışmaya açıyor. Özellikle Marksist toplumcu-gerçekçi şiirden ayrılarak, şiirde duyguya yeni ve aşkın bir boyut katan görüşü savunuyor. Muhittin Şimşek, hikâyesinde yaşlı bir adamın sırlarla dolu geçmişine bizi de ortak ediyor. Yıldırım Türk, hikâyesinde bir fabrika patlamasında yaşanan dehşeti ve sonrasındaki kaosu canlı bir şekilde tasvir ediyor. Mehtap Altan ise mitoloji ile tarihî anlatıları bir arada sunuyor. Mustafa Ruhi Şirin, Yasin Mortaş, Hüseyin Akkaya, Şahin Kabakuş, Suavi Kemal Yazgıç, Adil Cemil, Talat Ülker ve Gardaşhan Hakarar ise şiirleri ile yer alıyorlar. Ajandamızda Mehmet Konuk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen Torben Betts’in Yenilmez adlı oyununun kültürel, sosyal ve ekonomik sınıf farklılıklarının insan ilişkileri üzerindeki derin etkilerini, toplumsal eşitsizlikleri ve beklentilerin yarattığı travmaları güçlü bir dille ele aldığını belirtiyor. Kitaplık bölümümüz bu ay dopdolu.
Herkese iyi okumalar dileriz.