Türk Edebiyatı Dergi 623.Sayı Eylül 2025

Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Zaferler ayını geride bırakıp sonbahara adım attığımız bugünlerde, sizleri yeni bir dosyayla selamlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Dosya konumuz olan Mustafa Ruhi Şirin, Türk çocuk edebiyatının özgün isimlerinden biri ve masal geleneğimizi günümüzle buluşturan, hem çocukların hem de yetişkinlerin hayal gücünü şiirleriyle ve çağdaş masallarıyla besleyen bir kalem. Mustafa Ruhi Şirin’e hasrettiğimiz dosyamızı beğeniyle okuyacağınız umuyorum. Dosyamıza Funda Özsoy E.nin, Şirin ile yaptığı röportajla başlıyoruz. Şirin, masal geleneğinin geçmişten bugüne taşıdığı kültürel ve edebî mirası aktararak masalın millet hafızasındaki yerini, eğitim ve kimlik oluşumundaki rolünü, günümüzde anlatıcılar aracılığıyla yeniden canlanma imkânını ve masalın çağdaş dünyadaki poetikasını anlatıyor. Emin Gürdamur, masalların tüm dünyada pozitivizmin dayattığı rasyonalizm yüzünden geri plana itildiğini ancak edebiyatın özündeki hayal etme, kurgulama merakını besleyen bir kaynak olduğunu vurguluyor. Vefa Taşdelen, masalların sadece çocukları eğlendirmekle kalmayıp onlara hayatı ve değerleri öğreten metinler olduğunu hatırlatıyor ve Şirin’in Masal Mektuplar kitabının çocukluğun saf duygularını yeniden yaşattığını söylüyor. Ümit Yaşar Özkan, Şirin’in Mavi Rüyalar Gören Çocuk kitabında Keloğlan’ı “çocuk, oyunbaz ve şair” bir kahraman olarak yeniden yorumladığını aktarıyor. Elif Konar Özkan, yazarın çocukların hayal gücünü, dil becerilerini ve değerlerini geliştirmeye yönelik eserler kaleme aldığını dile getiriyor. Beyhan Kanter, Şirin’in çocuk edebiyatındaki özgün poetikasını ve eserlerinde çocuk bakış açısıyla estetik, metaforik ve masalsı öğeleri nasıl birleştirdiğini anlatıyor. Hüseyin Kaya, Şirin’in dünyayı çocuğun bakışıyla aktardığını ve üslubunda masal ile şiirin iç içe geçtiğini vurguluyor. Beyza Akyüz ise Şirin’in, masalları yalnızca eğlence veya hayal aracı olarak görmediğini, onları insanın kendini keşfi ve kültürel değerlerin aktarımı için bir rehber olarak kullandığını belirtiyor. Bu sayımızdaki ilginç yazılardan biri de Hüseyin Bargan’a ait. Bargan, Nâzım Hikmet’in Türk dünyasındaki izlerini sürüyor, şairin Taşkent, Kazan ve Ufa’da yayımlanmış eserlerinin yansımalarını ve bu dünyadaki yazar ve şairlerle kurduğu dostluklar üzerinden Nâzım Hikmet’in Türk dünyasındaki etkisinden bahsediyor. Mümtaz’er Türköne, geçtiğimiz ay Hakk’a yürüyen Nihat Genç’le olan hatıralarını dile getirirken bir yandan da zarif cümlelerle onun portresini çiziyor. Zeki Bulduk, Aliya İzzetbegoviç’in yaşamından örnekler vererek insanın sabır, onur ve iyilik gibi değerleri nasıl öğrenebileceğini gösteriyor. İmamverdi İsmayılov, hikâyesinde insanın doğayla, inançlarla ve geçmişiyle kurduğu bağları anlatıyor. İnsanoğlunun korkularını ve iç hesaplaşmalarını gözler önüne seriyor. Yazar aynı zamanda hikâyenin karakterlerinden biri olan “baykuş”un gözünden, insanların ona yüklediği anlamların çatışmasını işleyerek insan, tabiat ve mitoloji arasında evrensel bir bağ kuruyor. İbrahim Özen, “Edebî Mirasın İzinde” serisinde, Halide Nusret’in edebiyat ile öğretmenlik hayatını ve ailesinin entelektüel birikimini irdeliyor. Bu sayımıza şiirleriyle katkı sunan şairlerimiz ise Ömür Ceylan, Mustafa Ruhi Şirin, Hışır Osman, Yaşar Bedri, Kemal Deniz, Talat Ülker ve Ülkü Olcay....
Herkese iyi okumalar dileriz…